10025,47%0,77
35,14% -0,01
36,59% 0,01
2956,43% -0,70
4790,58% -0,09
Üsküdar Üniversitesi tarafından “Yaşlılık ve Yalnızlık” ana temasıyla düzenlenen “6. Uluslararası Yalnızlık Sempozyumu”nda “Türkiye’de Yaşlıların Yalnızlığı: Araştırma Sonuçları” da açıklandı.
Üsküdar Üniversitesi tarafından “Yaşlılık ve Yalnızlık” ana temasıyla bu yıl altıncısı düzenlenen “Uluslararası Yalnızlık Sempozyumu” Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşke Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda yapıldı.
Kongrenin açılış konuşmalarını Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Sosyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı yaptı.
Yaşlı intiharlarının dünyada en çok olduğu yerin Japonya olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu bütün dünyada artıyor. Bu acı bir gerçek, küresel bir gerçek. İngiltere'de, geçtiğimiz yıllarda evinde ölen bir kişi 3 yıl sonra evde ölü bulunuyor. Arayan soran olmamış. Manchester Üniversitesi ve BBC’nin yalnızlık ve mutluluk çalışması içerisinde yalnızlık sorusu soruyorlar. ‘Kendimi çok yalnız hissediyorum’ diyenlerin oranı 75 yaşın üzerinde yüzde 27, 16-24 yaş arasında yüzde 40. Yani 16-24 yaşındaki gençler çok yalnız hissediyorlar.” diye konuştu.
Korkunun artması, güvenin azalması yalnızlığın görünen psikolojik sebepleri…
Tarhan, “Yalnızlığın artmasındaki en önemli şey, güven duygusunun zayıflaması toplumda. Güvenin zayıfladığı yerde kişi kendini yalnız hisseder. Güven, yakın ilişki yaşantılarında olur. İnsanın, ihanete uğramayacağından emin olması lazım. Biz daha önce aileye ‘sevgi yuvası’ diyorduk, şimdi ‘güven yuvası’ diyoruz. Bir insan nerede kendini güvende hissediyorsa orada huzurlu oluyor. Güvenin olduğu yerde korku azalıyor. Korkunun artması, güvenin azalması şu anda yalnızlığın en çok gözüken psikolojik sebeplerinden birisi.” dedi.
Dost kavramının, bizim kültürümüzdeki önemine de işaret eden Tarhan, “İngilizcede karşılığı yok "dost" kelimesinin. Türkçede "dost" kelimesinin karşılığı var.” ifadesinde bulundu.
Yan etkisi olmayan ilaç dostluk…
Güven zayıflayınca insanların içine kapandığını da dile getiren Tarhan, “Çocuğunu da böyle büyütüyor birçok anne baba. ‘Aman kimseye güvenme’ diye büyüdüğü zaman çocuk, yalnızlık ortaya çıkıyor. Güven sorununu giderecek çalışmalar yapılırsa, yalnızlıkla ilgili önemli bir kök nedene yaklaşmış oluruz diye düşünüyorum. Demek ki yalnızlık konusu gittikçe artan bir dert ama yan etkisi olmayan ilaç dostluktur. Ağrıyı keser, yan etkisi yoktur. Depresyona iyi gelir. Öyle bir ilaçtır ki dostluk, depresyona iyi gelir ama uyuşturmaz insanı. Ağrıyı keser, yan etki yapmaz. Yani öyle bir ciddi bir ilaç.” şeklinde konuştu.
“Şimdi yalnızlaşma sürecine bir de sanallaşma girdi”
Her birimizin aslında feci bir kalabalığın içinde yaşadığımızı da kaydeden Prof. Dr. Nazife Güngör, “Şimdi yalnızlaşma sürecine bir de sanallaşma girdi. Şimdi yine her birimiz, bir yandan kendi kalabalıkları içinde aslında kimsesiziz. Aslında dostlukların, ilişkilerin içinde değiliz. O ilişkilerden yoksunlaştık. Ama öte yandan da sanal kalabalıkların içinde, bir garip durumdayız. Bir dokunuş yok, duygu akışı yok, ruh akışı yok, anlamlı ilişki yok. Bu da çok büyük bir güven bunalımını getiriyor. Bir yandan hepimiz güvensiziz.” şeklinde konuştu.
Duygusal yalnızlığın arttığına işaret eden Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, “Yapılan araştırmalarda ailelerinden yeterli ilgi ve sevgiyi göremeyen yaşlı bireyler, kendilerini aile bireyleriyle birlikteyken de yalnız hissedebildiklerini göstermektedir. Aile bireyleri iş yaşamı içinde yoğun olduğundan, aynı evde olsalar dahi uzun süre tek başlarına kalmaları yaşlıları kastediyorum, yakınlarının ilgisizliği ve istismarı, hatta ne yazık ki ev içi şiddet ve bunların getirdiği değersiz hissi gibi nedenler, bu durumun temel nedenleri olarak görülüyor.” ifadesinde bulundu.
Moderatörlüğünü Dr. Öğr. Üyesi Nihan Kalkandeler Özdin’in yapacağı Birinci Oturumda, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi Ankara Bilkent Şehir Hastanesi’nden Prof. Dr. Erol Göka “Yalnız Yaşlılığa hazır mıyız? Kötü mü?”, Yalova Üniversitesi’nden Prof. Dr. Harun Ceylan “Avrupa'da Yaşlılık ve Yalnızlık”, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nden Bülent Karakuş “Yalnız Yaşlılar ve Sunulan Hizmetler”, Sinema Yönetmeni Orhan Emek “2000 li yıllardan Sonra Türk Sinemasında Yalnızlık ve Yaşlılık Teması”, Düzce Üniversitesi’nden Doç. Dr. Serap Bayram “Yaşlı Erişkinlerde Yalnızlık ve Etkileri”, Gelişim Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Sıla Ayam “Yaşlılarda Yalnızlığa Yönelik Yenilikçi Müdahaleler” başlıklı sunum gerçekleştirdi.
"Türkiye’de Yaşlıların Yalnızlığı: Araştırma Sonuçları” açıklandı
Sempozyumda, Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, Dr. Öğr. Üyesi İdil Arasan Doğan, Dr. Öğr. Üyesi Nihan Kalkandeler Özdin ve Method Research Company’den Hale Aslı Kılıç tarafından “Türkiye’de Yaşlıların Yalnızlığı: Araştırma Sonuçları” açıklandı.
30 ilde 800 yaşlı ile görüşüldü
“Yaşlılarda yalnızlık düzeylerinin bazı değişkenler açısından incelenmesi, yalnızlığın anlamı ve nedenlerinin ortaya çıkarılması” amacıyla yapılan araştırma, Türkiye genelinde 30 ilde 400’ü kadın 400’ü erkek 800 kişi ile Ekim – Aralık 2024 aylarında yüz yüze görüşme yoluyla gerçekleştirildi.
Her 10 yaşlıdan sadece 3’ü yalnız hissetmiyor!
En genci 60 yaşında olan katılımcıların yüzde 68’i evli, yüzde 32’si ise bekar, dul veya boşanmış. “Ne kadar yalnız hissediyorsunuz?” sorusuna katılımcıların yüzde 34’ü ‘yalnız hissetmediğini’, yüzde 34’ü ‘ara sıra yalnız hissettiğini’, yüzde 32’si de ‘sık yalnız hissettiğini’ söyledi. 2022’de yapılan aynı araştırmada ‘yalnız hissetmeyenlerin oranı’ yüzde 36, ‘sık yalnız hissedenlerin oranı’ yüzde 34 ve ‘ara sıra yalnız hissedenlerin oranı’ ise yüzde 30’du.
Kimler daha yalnız hissediyor?
Araştırmaya katılan evlilerin yüzde 25’i, bekar, dul veya boşanmışların yüzde 47’si, çocuğu olanların yüzde 31’i ve çocuğu olmayanların da yüzde 46’sı, yalnız yaşayanların yüzde 57’si, yalnız yaşamayanların yüzde 25’i, evcil hayvanı olanların yüzde 31’i ve evcil hayvanı olmayanların yüzde 32’si yalnız hissediyor. Kendisini sağlıklı hissetmeyenlerin yüzde 40’ı, sağlıklı hissedenlerin yüzde 19’u, kronik hastalığı olanların yüzde 57’si, yakınlarından destek alanların da yüzde 45’i yalnız hissettiğini dile getiriyor.
Yalnızlık deyince aklınıza ne geliyor?
“Yalnızlık deyince aklınıza ne geliyor?” sorusuna katılımcıların yüzde 85’i “can sıkıntısı, endişe, mutsuzluk, tek başına olmak, kötü/kötümser” gibi negatif duygu dile getirdi.
Boş vakitlerinde neler yapıyorlar?
Katılımcıların boş vakitlerinde neler yaptıklarında bakıldığında ise yüzde 98’i bireysel aktivite, yüzde 54’ü dış aktiviteler, yüzde 47’si iletişim odaklı aktiviteler, yüzde 30’u spiritüel aktiviteler, yüzde 30’u kişisel gelişim, yüzde 15’i spor aktiviteleri ve yüzde 9’u da sanatsal aktiviteler olarak yanıt verdi.
Düzenli iletişim kurulan arkadaş sayısına bakıldığında katılımcıların yüzde 42’si 4 veya daha fazla kişi, yüzde 22’si 2 kişi, yüzde 18’i 3 kişi, yüzde 10’u 1 kişi ve yüzde 9’u da arkadaşım yok yanıtını verdi.
Dertleşilen / sohbet edilen kişiler
Dertleşilen / sohbet edilen kişilere bakıldığında da katılımcıların yüzde 54’ü arkadaş, yüzde 32’si çocuklar, yüzde 27’si eş, yüzde 16’sı kardeşler, yüzde 13’ü komşu, yüzde 11’ akraba, yüzde 2’si anne, yüzde 1’i gelin ve yüzde 1’i de damat yanıtını verdi. Cinsiyetlere bakıldığında ise kadınların yüzde 46’sı ve erkeklerin de yüzde 62’si ‘arkadaş’ dedi.
Yalnızlık sendromuna dair izolasyonlar
Yalnızlık sendromuna dair izolasyonlar çerçevesinde ise toplumla etkileşim halinde olduğunu düşünme algısında yüzde 62 pozitif bakılırken, yakın ilişkiler tarafından anlaşılmadığını düşünme algısında yüzde 45 pozitif, toplumsal bağlantıların yetersizliği açısından da güvenilir ilişkilere sahip olma algısının yüzde 68 pozitif yanıt verildi.
Hayatta en çok mutlu eden kişi
Hayatta en çok mutlu eden kişi konusuna bakıldığında da katılımcıların yüzde 56’sı “çocuklar”, yüzde 35’i “torunlar”, yüzde 34’ü de eş yanıtını verdi. Cinsiyet açısından bakıldığında ise kadınların yüzde 68’si “çocuklar”, erkeklerin de yüzde 44’ü “eş”, yüzde 44’ü “çocuklar” ve yüzde 29’u “torunlar” yanıtını verdi.
Sevilen bir yakını kaybetme
Sevilen bir yakını kaybetme açısından bakıldığında da katılımcıların yüzde 57’si “evet” yanıtını verdi. Evet diyenlerin yüzde 27’si akraba, yüzde 21’i kardeşler, yüzde 20’si eş, yüzde 20’si anne, yüzde 15’i arkadaş, yüzde 14’i baba, yüzde 9’u komşu ve yüzde 5’i de çocuklar dedi.
Eşi yaşayanların yüzde 25’i, eşi ölenlerin yüzde 49’u kendisini yalnız hissettiğini de söyledi.
10 kişiden 6’sının WhatsApp hesabı var
Sosyal medya hesaplarına bakıldığında da katılımcılarının yüzde 54’ünün sosyal medya hesabı var. Bunların yüzde 58’si WhatsApp, yüzde 55’i Facebook, yüzde 43’ü Instagram, yüzde 19’ı youtube, yüzde 8’i Twitter, yüzde 5’i TikTok ve yüzde 1’i de Telegram hesabına sahip olduğunu söylüyor.
Sosyal medya hesabı olanların yüzde 28’si de yalnız hissettiğini dile getiriyor.
Yaşam kalitesi algısı
Araştırmada yaşam kalitesi algısı da incelendi. “Nasıl öleceğiniz konusunda ne kadar kaygılısınız?” sorusuna yüzde 48 düşük düzeyde, “Sosyal katılım konusunda yaptığınız faaliyetlerin miktarından ne kadar hoşnutsunuz?” sorusuna yüzde 40 orta düzeyde, “Başarılı bir hayat sürdürebilme imkanlarınızdan ne kadar memnunsunuz?” yüzde 42 orta düzeyde, “Yapmak istediklerinizi ne ölçüde yapabildiğiniz inancındasınız?” sorusuna yüzde 44 orta düzeyde, “Hayatınızda sevgiyi ne derece yaşıyor ve hissedebiliyorsunuz?” yüzde 44 düşük düzeyde, “İşitme, görme, tat alma, koklama ve dokunma duyularınızdaki kayıplar günlük faaliyetlere katılabilmenizi ne ölçüde etkilemektedir?” sorusuna da yüzde 49 oranda düşük düzey şeklinde yanıt verildi.
Hayattan memnuniyet…
Hayattan memnuniyet konusunun da ele alındığı araştırmada, katılımcıların yüzde 42’si “Memnunum”, yüzde 23’ü “ne memnunum, ne değilim”, yüzde 19’u “çok memnunum”, yüzde 8’i “Hiç memnun değilim”, yüzde 7’si de “memnun değilim” diye yanıt verdi. (İLKHA)