9890,76%-0,81
35,34% 0,03
36,47% -0,28
3018,50% 0,25
4885,68% -0,03
Özel okullarda yaşanan fahiş fiyat artışları ile ilgili konuşan Eğitimci Samet Uğur, çocuğunun okul ücretini ödemekte zorlanan ve bu sebeple borçlanmak zorunda kalan velilerin ekonomik stres yaşadığını ifade etti.
Millî Eğitim Bakanlığı'nın 2023'te aldığı karar gereğince özel okullarda uygulanabilecek tavan zam oranı bu yıl yüzde 54,8 olarak belirlendi.
Kayıt döneminin başladığı özel okullarda yapılacak zam oranlarının yanı sıra etüt, kırtasiye, kitap, yemek ve servis ücretlerinde de belirlenecek olan fiyatlar merak ediliyor.
Tavan zam oranı olarak belirlenen yüzde 54,8'lik artış oranı, yalnızca ara sınıflarda okuyan öğrenciler için geçerliyken eğitimin başlangıç sınıfları olan 1,5 ve 9'uncu sınıflar için bu oran geçerli değil. Böylece özel okullar bu kategorideki sınıflarda dilediği gibi zam yapabilmekte. Bazı okulların ilkokul 1'inci sınıf kayıtları 850 bin liraya dayanırken yasal zam oranından muaf olan anaokulu fiyatları da 2-3 katına çıktı.
Milyonlarca veliyi doğrudan ilgilendiren zam oranları sonrasında birçok aile, çocuğunu ya okuldan almak veya okula devam edebilmesi için bankalardan kredi çekmek zorunda kalıyor.
"Artan fiyatlar nedeniyle okul ücretini ödeyemeyen veliler ekonomik stres yaşıyor"
Özel okullarda yaşanan fiyat artışlarının yanı sıra yemek, servis, kitap ve kıyafet ücreti adı altında talep edilen yüksek meblağların öğrenci ve veliler üzerindeki olumsuz etkisi ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan Eğitim Bir-Sen İstanbul 1 Nolu Şube Basın Danışmanı Samet Uğur, "Özel okullardaki dengesiz fiyat artışı sadece özel okulun fiyatını değil yemek, servis, kitap ve son zamanlarda kıyafet ücreti adı altında fahiş oranlarda arttı. Bu, genel itibariyle eğitimdeki fırsat eşitliğini maalesef bozmaktadır. Eğitimde fırsat eşitliği bozulduğunda rahatsız olan, stres yapan bir topluluk da meydana gelir. Bu durum da öğrenci ve velileri olumsuz etkilemektedir. Düşük ve orta ekonomik düzeye sahip bir velinin çocuğunu özel okula gönderme ihtimali ortadan kalkıyor. Bu ihtimalin ortadan kalkması, velide ekonomik bir strese de sebebiyet verebiliyor. Örneğin İstanbul gibi büyükşehirde yaşayan insanların çocuklarını bir özel okula gönderme ihtimali gün geçtikçe düşüyor. İlla da çocuğunu özel okula göndermek isteyen bu statüdeki insanlar, borçlanarak ya da farklı yerlerden para bulmaya çalışarak çocuklarını göndermek istiyorlar. Böylece veliler üzerinde ekonomik bir stres oluşuyor." dedi.
"Okul ücretlerinin yanı sıra kitap, yemek, servis için de ciddi ücretler talep ediliyor"
Son zamanlarda özel okulların tercih edilme oranlarında düşüş yaşandığını belirten Uğur, "Birçok özel okuldan kendi okuluma gelen bir öğrenci kitlesi var. Bu öğrenci kitleleri özel okullarda yaşadığı problemlerden dolayı geliyorlar. Örneğin LGS'ye hazırlanan bir öğrenci, özel okullarda öğretmenlere verilen ücret ile veliden alınan miktarın orantılı olmaması nedeniyle yaşanan öğretmen değişikliğinden olumsuz etkileniyor. LGS ya da YKS'ye hazırlanan bir öğrenci kitlesi için de bu değişiklik, sınavda başarı elde etme noktasında problem teşkil ediyor. O yüzden bu tarz insanlar, burslu bile olsa devlet okuluna geri dönebiliyor. Devlet okullarına karşı bir akış var. Özel okula sadece eğitim ücreti verip devam da edemiyorsunuz. Yemek ücreti, kitap ücreti adı altında çok ciddi paralar talep edildiğini biliyoruz. Bu kitapları da yalnızca okuldan alabiliyorsunuz. Haliyle de insanlar, ister istemez bu tarz zorlamalara karşı fıtrat gereği özel okullara karşı soğumaya başlıyor. Böylece devlet okullarına yönelme eğilimi gösteriyorlar." diye konuştu.
"Maarif Modeli ile çok yönlü, nitelikli öğrenciler yetiştiriliyor"
Özel okul tercihinin çoğunlukla anaokulu seviyesinde olduğunu, diğer kademelerde ise ailelerin kültürel ve sosyal baskı nedeniyle özel okulları tercih ettiğini vurgulayan Uğur, "Aile, 'benim evladım özel okulda okuyor, okurken de piyano çalmayı da öğreniyor' gibi söylemler üzerine hareket ediyorlar. Ancak şunu bilmeleri gerekir ki devlet okulları da artık eskisi gibi değil. Özellikle yeni müfredatın, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile birlikte öğrencileri çok yönlü geliştirebilecek nitelikte işler de yapılıyor. İlkokuldan liseye kadar zaten bunun farkına varabiliyorsunuz. Bu farklılıklarla beraber, devlet okullarına büyük bir akış var." şeklinde konuştu.
"YKS ve LGS'deki başarıların yüzde 80'i devlet okullarında"
Özel okullara giden kişi sayısının azalması nedeniyle de fiyatlarda artış yaşanmış olabileceğini aktaran Uğur, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Tabi bunun içerisine açgözlülüğü, farklı etkenler de koyabiliriz ama genel itibarıyla özel okullardan devlet okullarına gelme eğilimi artmış durumda. Artık devlet okullarındaki LGS ve YKS başarılarını medya üzerinden de görebiliyoruz. Başakşehir özelinde söylersek geçen sene LGS'de 6 tane Türkiye birincisi çıktıysa bunlardan 3'ü devlet okulundan çıktı. Bu çok büyük bir başarıdır. Üniversite sınavına hazırlanma noktasında da birçok lisemizde öğrencilerin dışarıda herhangi kuruma gerek duymadan da çalışabileceği bir sistem kuruluyor. Devletimizin destekleme-yetiştirme kursu adı altında yapmış olduğu kurs ile öğrencilerin üniversiteye hazırlanma, liseye hazırlan sürecini inanılmaz derecede destekliyor. Bu destek sonucunda da büyük bir başarı ortaya çıkıyor. Hangi devlet kurumunda öğrencilerin nereye kazandığı ve kazandığı yerlerin ne kadar yüksek olduğunu görebiliyoruz. Zaten televizyonlarda özellikle üniversite sınavındaki derece yapanların yüzde 70-80'inin devlet okullarından çıktığını hem haberlerden hem de istatistiki verilerden görebiliyoruz. Bu anlamda devlet okullarına talebin ve artışın olma sebeplerinden bir tanesi de budur. Daimî bir üniversite sınavına ya da liselere geçiş sınavına çalışan bir öğrenci daha çok başarı elde edebiliyor. Bu başarıda hem aileyi hem öğrenciyi hem de devlet okullarını mutlu ediyor."
"Özel okullardaki öğretmenler hak ettiği ücreti alamıyorlar"
Özel okullarda alınan ücretlerin öğretmenlere yansımadığını, bunun da başarıyı olumsuz etkilediğini vurgulayan Uğur, son olarak şu ifadeleri kullandı:
"Özel okullardaki bu fiyat politikasındaki aşırı zamlanmanın öğretmene yansımayışı, özel okulda öğretmen olanların maddi imkansızlıkla karşı karşıya kalması, maaşını vaktinde alamaması ister istemez iş hayatındaki performansını da olumsuz etkilemektedir. Performansı etkilendiğinde dolaylı olarak öğrenci de veli de etkilenmektedir. Yani veli, ' parayı verdim, oldu bitti' diyemiyor. Burada domino etkisi yapabilen nitelikteki özel okullar belli bir başarıya sahip olabiliyor. Ancak etrafımızda görmüş olduğumuz birçok kurumda maalesef öğretmenlerimizin hak ettiği ücreti alamadıklarını, hatta asgari ücretin bile altında ücretle çalıştırıldıklarına şahit oluyoruz. Bu anlamda özel okuldaki öğretmenler kendilerini mutsuz hissediyorlar. Bu mutsuzluk da başarıya olumsuz yansıyor." (İLKHA)