6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin ardından başlayan sorunlar zinciri aradan geçen süre içerisinde azalmayı bir kenara bırakın ,giderek artıyor. Depremle birlikte hepimiz o kara kışın ortasında sokaklarda günlerce ne olacağımızın merakı ve telaşı içerisindeydik.
Çadır yok, barınak yok, ekmek yok, su yok, bir çoğumuzda üst baş yok ; araçları olanlar depoya koyacak yakıt bulamadı vs.vs. Yani olağanüstü sıkıntı ve sorunlarla boğuşuğ durduk. Malatya dışında eşi dostu olanlar postu oraya atarak kendilerini kısa süreliğine rahata kavuşturdular. Burada kalanlar ne olacaklarını bilemiyorlardı. Yavaş yavaş kurulan çadır kentler halkı biraz rahatlatırken,yağan kar ve yağmur çadırları yaşanmaz hale getirdi. Sl baskınlarına maruz kalan çadırlarda yaşayan halk adeta rezalet içerisinde yaşadı. Ülkenin her yerinden yardımlar geliyor,bir çok kişi bu yardımları stoklarken, bir çok kişi yardımlara ulaşamıyordu. Bir koordinasyon bozukluğu almış başını gidiyordu.
Zamanla kurulan konteyner kentler zor durumda olan halkın yüzünü güldürmeye yetti, ancak bu kez de başka sorunlar ortaya çıktı. İlk etapta dağıtılan konteynerlerden yararlanabilenler kendilerini kurtardı ,ama eline konteyner geçmeyen onlarla vatandaş yine ortada kaldı.Allah’tan il dışında yurtlar,oteller kapılarını açtılar da dışarıda kalanların bir kısmı kendilerini oralara attı.
Hikayemiz Tam da Bu Noktada Başlıyor !
Depremde Gelinciktepe toki’de kiracı olarak oturan E.Ö ismindeki kadın vatandaş herkes gibi korkudan evine giremiyor, dışarıda orada burada günü kurtarmaya çalışıyor. Oğluyla birlikte Ankara’ya gidiyorlar, geçici süre orada kalıyorlar. Kimseye yük olmamak için bir işyerinde çalışmaya başlıyorlar. Bu sırada Gelinciktepe’de evin sahibi kirayı artırıyor, yetmiyor “ oğlum gelecek “ diyerek evi boşaltmalarını söylüyor. Ankara’dan geliyor E.Ö. ve evinin eşyalarını koyacak yer bulamadığı için mecburen burada ikinci elci bir esnafa üç kuruşa satmak zorunda kalıyor.
Bir süre Ankara’da kalan anne ve oğlu çalıştıkları işyerinden maaşlarını zamanında alamıyor ve yeni bir mağduriyet başlıyor. Oğlu başka bir ile gidiyor ancak E.Ö. Malatya’ya dönüyor, konteyner bulur, işe girer yaşamımı sürdürürüm diyor ama ne fayda. Konteyner almak için başvurmadığı kurum yok. AFAD’a gidiyor , vailiğe yönlendiriyorlar, vali yardımcısı “ Elimizde konteyner yok, siz oturdunuz evden çıkmasaydınız, ev hasarsız olduğu için konteyner çıkmıyor diyerek kaymakamlığa yönlendiriyor. Kaymakamlık, aynı şeyleri söylüyor, kadın her ne kadar “ ev sahibi çıkardı, başka çarem yoktu” dese de ,dinleyen kim !
Konteynerler öncelikle ev sahiplerine veriliyormuş,kiracılara verilmiyormuş.. Kiracıların mağdur edildiğinin farkındaymışlar. Allah’tan bunun farkındalar.
Kaymakamlık, ev bulmasını tavsiye ediyor, kira için 5 bin lira yardım yaparız demiş. Malatya’da ev kiralarının 10 bin ve üzeri olduğunu bildikleri halde. Hepsinin de ortak bahsettikleri konu ; prosedür. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı böyle karar vermiş, bunun dışına çıkamıyorlarmış.
Yani Vatandaşın Başını Sokacağı Konteynere Dahi Bakanlık Bakıyormuş.
Kadın da bir arkadaşının yanında kısa süreliğine idare ediyor ama yarının ne olacağını bilemiyor. Ya sokakta kalmak zorunda olursa ve başına olmaz bir iş gelirse sorumlusu kim olacak ?!