ELİF ÖZATEŞ

Tarih: 25.04.2024 13:24

Büyüklük Sizde Kalsın

Facebook Twitter Linked-in

 

Ah ne güzeldi o eski günler. Bacası tüten evler , huzur dolu geçmişler. Darda kalana merhametle uzanan eller. Her evin ayrı bir hikayesi her hikayenin mutlaka bir kahramanı vardı. Gündüzü bir başka gecesi bambaşka olurdu o çocukluğumuzun.

 

Akşamları yemekten hemen sonra evin en küçüğü gönderilirdi komşuya. Açılan kapının ardından çocuk: Şeyyyy hayırlı akşamlar. Annem dedi ki müsaitseniz size çaya geleceklermiş “yarı utangaçlık yarı yaramazlıkla yöneltilen soruya evin hanımından “tabi ki buyursunlar gelsinler “cevabıyla bir telaş kaplardı yürekleri. Ev toparlanır hazırlıklar başlar ikramın baş efendisi çay demlenirdi hemen. Alel acele çırpılan kekin kokusu sarardı tüm sokağı. Misafirler bereketiyle gelir sohbetler ikramlar bitmezdi zaman yetmezdi ev sahibi “sıksık bekleriz arayı uzatmayalım “der samimiyetle uğurlardı konuğunu. O zamanlar nezaket vardı tevazu vardı …

 

Mahallede tek bakkal bulunurdu ne market ne avm miz vardı. Paramız olmasa da hatır kredimiz vardı. Kırmızı kaplı bakkal defterleri vardı. Sıcacık ekmekler tüm cazibesiyle beni alın diye baskı yapardı. Hatırlayanınız varmı bilmem ama  bide o ekmeklere etiket yapıştırırlardı. Ekmekler mis gibi kokardı. Çıtır çıtırdı. Soğuktan koşarak eve giderken bir ekmeği farkında olmadan yarılardık. Eve vardığımızda çok geç olurdu yerdik fırçayı annemizden ama vallahi değerdi. O zamanlar saflık vardı tertemiz kalpler vardı.

 

Gün doğar doğmaz anneler erkenden kalkar sofrayı yere kurardı. Huzurla  oturulurdu sofraya. Kahvaltıdan sonra babalar işe çocuklar okula uğurlanırdı. Ve başlardı annenin hummalı koşuşturması. Bulaşıklar elde yıkanır ev baştan başa çöp süpürge ile süpürülür tozu faraşla alınırdı. Yemekler hazırlanınca işler tamamlanır kadınlar kısa bir molaya başlardı.  Bahçeye kilimler serilir muhabbet tam tadında olurdu. Gelen rızkıyla gelir evde ne bulursa tabağına doldurur alır getirirdi. O zaman bereket vardı samimiyet unutulmayacak anılar vardı. 

 

Şimdilerde her çocuk kendi odasına kapanır ellerinde ya bilgisayar ya tablet ne ana bilinir ne baba. Kimse kimseyi görmez varlıkları dahi hissedilmez. Hatta  Koskoca bir sitede oturupta kimse kimseyi tanımaz mı evet tanımaz oldu. Kapı komşunla apartmanda karşılaşsan bir kafa selamı bile yok ne acı değilmi. Yazık eskiden komşu ne kıymetliydi. Bakın işte  Ne komşu Nazire teyze kaldı , ne emektar bakkal Ekrem amca kaldı ne de kırmızı veresiye defteri kaldı yerini koca koca marketler yanı sıra asık suratlı çalışanlar ha bide limiti bitmeyen kredi kartları kaldı.

 

Keşke geri dönermisin deseler o çocukluğumu yaşamak için neler vermezdim ki. Komşu kızından  miras kalan o siyah önlüğümü ablamın özenle ördüğü dantel yakalığımı ve hatta taşımaktan zorlandığım su geçirmeyen lastik çizmelerimi…  ha bide unutmadan sene başında altı kardeşe pay edilen ve herkese bir tane düşen silgi. Kaybolmasın diye annemin delip iplikle boynuma astığı silgimi, nasıl unutabilirim ki. Çok özledim çocukluğumu çok.

 

Şimdilerde ne ne zaket kaldı ne tevazu. Ne temiz kalplilik kaldı ne saflık. Ne bereket kaldı ne samimiyet. En kötüsü de ne biliyor musunuz? Ne huzur kaldı ne de saygı.

 Söz Veriyorum Eğer Bir Gün Çok Zengin Olursam Çocukluğumu Satın Alacağım. Büyüklük Sizde Kalsın.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —