Günümüz çocuklarının yarış atı gibi zorlu bir eğitim sürecinden geçip yılın ilk eğitim öğretim dönemini bitirmesi ve sömestri tatili için karne hediyesi planı yapmak hepimizin düşüncesiydi. Çünkü çok yorulmuşlardı. Başarılarını taçlandırmak gerekecekti. Düşünsenize ailece kaliteli vakit geçirecek mükemmel bir tatil düşlüyorsunuz. Ve diyorsunuz ki bir tarafı eksik kanadı kırılmış çocukluğunuza:
Ben çocukluğumda imkânsızlıklar nedeni ile tatil nedir bilmedim. Deniz nedir görmedim. Hele de kar tatili kayak hep hayalimde kaldı. Ben yaşayamadım hayal ettiklerimi bari çocuklarım yaşasın. Onların gözünde kalmasın. Onlar mutlu olsun yeter…
Kesinlikle birçok ebeveynde aynı şeyi düşünmüştür. Evlatlarımız mutlu olsun yeter. Aile meclisi “haydi toparlanın kar tatiline çıkıyoruz.” Kararı almıştır.
İşte o andan sonra ailece hayallerini, pembe düşlerini ve umutlarını da kayak botlarıyla aynı valize koyup çıkmışlardır yola. Onlar çok şey istememişlerdi ki… Sadece ailece vakit geçirecekleri güzel anılar biriktirmekti gayeleri. Nereden bileceklerdi ki düşleri ve umutlarının üzerine simsiyah dumanlar çökecekti, hayallerinin öğlece yarım kalacağını. Yaşamlar pahalıyken ölümün bu kadar ucuz olduğunu nereden bileceklerdi ki.
Bazen çaresiz kalır insan. Kelimeler anlamını yitirir ve kifayetsiz kalır. Diller lal olur, gözler yaşlarla dolar. Umutlar bir bir tükenir. Yorgun bedenler umutsuzluğa teslim olur. İnsan hayatı bu kadar ucuz muydu ki diye düşündürür yorgun düşmüş zihinlerimizi. Evet ucuzmuş maalesef.
İhmal miydi? Yoksa duyarsızlık mı? Ya da insan hayatını hiçe saymak mı? Bu kararı sizler verin. Ama sonuç ne olursa olsun yitirilen canlar değil sadece cayır cayır yanan tüm insanlık ve hesaplaştığımız vicdanımız oldu. Umutlar, hayaller ve en önemlisi de hayatlar yandı. O ateş tüm ocaklara düştü. Tükendi beklenen ümitler çaresizce. Sanırım insanlığımızı bir kez daha kaybettik.
Yaşamların pahalı ama ölümlerin ucuz olduğu bu dönemde daha ne kadar canımız yanacak bilinmez. Ne bedenler geçti alevlerin içinden, tek nefese muhtaç. Gitti dönmeyecek artık birbirine bağlı çarşaflarla hayata tutunamayanlar…
“Sofranda bal var ise Bağdat’tan atlı gelir,
Tezgahın sağlam ise ipekler katlı gelir,
Ateş düştüğü yeri yakar demişler,
ÖLÜ SENİN DEĞİLSE HELVASI TATLI GELİR…”
BOLUDA MEYDANA GELEN YANGIN FACİASINDA HAYATINI KAYBEDENLERE ALLAHTAN RAHMET, YAKINLARINA SABIR, YARALILARIMIZA DA ACİL ŞİFALAR DİLİYORUM.
HATIRLATMADAN GEÇEMEYECEĞİM YANGIN ESNASINDA KENDİ ÖZVERİLERİYLE KURTARMA FAALİYETLERİNDE BULUNAN KAHRAMAN VATANDAŞLARIMIZA VE CANLA BAŞLA GÖREV YAPAN KURTARMA EKİPLERİMİZİN TÜMÜNE ŞÜKRANLARIMI SUNUYORUM.