Bir bayram daha yaklaşıyor. Ailelerin bir araya geldiği ellerin öpüldüğü küslerin barıştığı en önemlisi de büyükleri ziyaretlerin unutulmadığı bir bayram.
Bayramı bayram tadında yaşayan kaç kişi var ki şimdilerde.
Keşke gözlerimi kapatsam da eski bayramlara uyansam diyorum.
Anımsadıkça duygulanır burnumun direği sızlar adeta . Nede güzeldi eski bayramlar. Düşündükçe Film şeridi gibi aktı geçti sanki gözümün önünden. Anlatmaya neresinden başlasam bilemedim.
Bir hafta önceden annem ev temizliğine başlardı. Mis gibi kokardı huzura açılan perdeler. Misafir odamız vardı . O odaya kimseler giremezdi kapı bayrama kadar kilitli tutulurdu ki dağılıp, kirletilmesin diye. Gizliden ya da bilmeden o odaya giren olursa annem cephaneliğindeki tüm terliklerle yaylım ateşine tutardı bizleri.
Bayram hazırlığı boyunca gelen misafirlere mahalledeki kadınlar birleşip analı kızlılar, içli köfteler, sarmalar, dolmalar, yapardı imece usulü. Hem de kazanlarla dışarda odun ateşinde pişer her kapıya pay edilirdi.
Akşama babalarımızın gelişini heyecanla beklerdik. Çünkü bizlere bayramdan bayrama yeni kıyafetler alınırdı. Babam sokağın başından görünür görünmez koşarak karşılamaya giderdik. Ellerindeki poşetleri kapıp eve koşardık. Alınan bayramlıklarımızı odanın ortasına boşaltırdı babam. Herkes beklerdi sıra bize ne zaman gelecek diye. Ve nihayet sıra bana gelirdi. Bana alınan her şey pembeydi; ayakkabılarım bile. Eğer alınanlar büyük gelirse babam:
Büyük Olsun Seneye De Giyersin Derdi.
Herkes gider sırayla alınaları denerdi. Üstümüze de tam olurdu. Bol gelirse de olsun SENEYEDE GİYERDİK nasılsa…
En güzel bayram şekeri bizimdi. Ya da bize öğle gelirdi. Sarılı yeşilli jelatinlerle parlak kağıtlara sarılı içi beyazlı şekerleri hiç unutmam. Daha bayram sabahı olmadan yarım kilosu akşamdan yenirdi. Üç kilo falan alırdı babam. Annem bu kadar çok olur dediğinde çocuklar kapıya şeker toplamaya geldiklerinde çifter çifter verin yavrular sevinsin derdi canım babam.
Eveeet Sıra geldi bayramın vazgeçilmezi tatlıya. Alınan kadayıflar annem tarafından kocaman sofra tepsilerine özenle dizilir sobanın fırınında kızartılırdı. Kokusu mest ederdi bizi. Ocağın üzerinde de şerbeti fokurdardı. Çıtır çıtır kızartılan kadayıflara şerbeti dökülürken hayranlıkla annemi izlerdik. Tatlımızda hazırdı artık. Üzerine örtü örtülüp bayram sabahını bekleyebilirdik. O sırada babam seslenirdi:
Çocuklar Asıl Sürpriz Dışarda…
Bahçede ağaca bağlı bembeyaz bir koyun pamuk gibi. Bizim miydi gerçekten. Bir gecelik misafirmiş öğle dedi babam neden ki?
Biz alınan misafirimizi severken annem ordan seslenirdi:
Üşürsünüz hadi içeri girin.
O gece çok uzun olurdu. Alınan bayramlıklarımı yastığımın altına saklar ayakkabılarımı da başucuma koyardım. Gözlerimi yumardım ki sabah erken olsun. Yine de uyku tutmazdı. Her gözümü açtığımda yastığımın altını ve ayakkabılarımı kontrol ederdim acaba yerinde duruyor mu diye. Nihayet gün doğardı bayramın sabahına. Ve evimizdeki küçüklü büyüklü ne kadar erkek nüfus varsa sırasıyla abdestini alır koşarak doğru camiye bayram namazı kılmaya.
Heyecanla beklenen bayram kahvaltısı hazırlanırdı. Babamlar bayram namazından gelince kapıda karşılardık. Herkes neşe içinde olurdu. Aile bayramlaşması başlardı kahvaltı öncesi. Bekleyemezdik. Çünkü harçlıklar kapılacaktı. En küçük bendim tabi ki en çokta benim bayram harçlığım olurdu.
Kahvaltı faslı neşeyle geçerdi. Herkes mutlu çünkü bu bayramda bir aradaydık şükürler olsun. Çocuklar arasında sesler yükselince annem yapmayın sessiz olun.
Diye çıkışırken babam sırtını geriye doğru yaslayıp gülümseyerek.
Karışma hanıııım bunların bu neşesi yeter bana derdi.
Akşamdan yastık altına sakladığımız üzeri resimli poşetlerimizi alır kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Kesinlikle bayramların en can alıcı yanı şeker toplamaktı. Meğer kapı kapı şeker değilde huzur toplarmışız, neşe toplarmışız . Şimdilerde anlar olduk.
Açılan her kapıda neşeyle uzatılan o şekerler meğer ne kıymetliymiş.
Ve gecenin finali gerçekleşirdi. Radyoda çalan hareketli müziklere aile fertleri alkışlarla eşlik ederken babam kucağından beni ortaya indirip :
Hadi Babasının Kuzusu Oyna Bakalım Derdi.
Keyifle al çırpıp alkışlamalara kapılır başlardım nazlı nazlı oynamaya . Saçlarımı geriye sallayıp eteklerimi tutarak çocukça hünerlerimi sergilerdim babama. Mutluluk bumuydu ki gerçekten..
Diyorum ki acaba Çocukluğumuz muydu bayramları güzelleştiren yoksa bayramlar mı güzeldi sahi eskiden …