İşsizliğin % 10 gibi gösterilse de daha fazla olduğu ülkemde, çalışanların yoğunluğunu ise asgari ücretlilerin oluşturduğu ülkemdeki insanlar hadi bakalım TV yi açın, survıvor başladı.
Seyredin. Doya doya Dominik`te aç aç diye bağıranları. Son altı ayda 50 bin kadar insanın cezaevine girdiği, son 22 yılda ülkeyi yönetenlerin en fazla yaptıkları ceza ve infaz kurumu sayısı „Maşallah“ çok şükür 395 oldu. 2002 yılında, cezaevlerindeki toplam sayı 59187 iken, 2025 yılında cezaevlerinde yatan hükümlü ve tutuklu sayısının toplamı 393.456 ya yükseldi. Bu rakamın 50 binden fazlası son 6 ayda cezaevlerine girdi. Ama bunu da boş verin Müge Anlı başlıyor. Çayınız yanınızda ekran başında yerinizi alın.
Birazdan dah önemli konuları seyredeceksiniz. Dayısının kızını mı kaçıran, karısını 27 kez evden kaçmasına rağmen yine de karısının dönmesini ısrarla isteyen. Ne ararsan bini bir yerde. Hepsinin en güzel cümlesi mi? “Evliyim 3 çocuğum var. Sorun bakalım internetten tanıştığım bu adama neden kaçtım? Ama alnım açık“ Sonra oradan bir bilge edasıyla biri psikolog, diğeri avukat olan iki erkek, olayı özetleyip kendilerince analiz ediyor. Sarının en kötü tonu ile saçlarını boyayan kadın, sert sert konuşup stüdyoda neyin nasıl olması gerektiğini anlatıp, hem savcı, hem hakimlik yaparken benim aklıma hınzırca; bu kadının yüzündeki boya ile annemin 100 metre karelik dairesinin duvarlarının boya, badanasının yapılıp yapılmayacağı geliyor. İyi seyirler Türkiye’m. Akşam haberlerinde „ayrı yaşadığı kocasından boşanmak isteyen kadın çocuklarının gözleri önünde ayrılma aşamasında olduğu kocası tarafından öldürüldü“ diye okuyoruz. Ama bunun ne önemi var ki! Önemli olan bu haftaki yemek programında „büyük ikramiye“ yi kimin kazanacağıdır. Eskiden Doğu veya Güneydoğu da şehit haberi geldiğinde, elimizdeki kaşık düşer, lokmamız, içtiğimiz çay boğazımızda kalırdı. Şimdi, sıradan bir haber, alışılmış bir ölüm haberi gibi dinler geçeriz. Bu kimin umurunda? Biraz sonra bir haftadır beklediği dizinin önce 20 dakikalık özeti, sonra yeni bölümü var. Bir günü geçirdik, ertesi gün ne mi seyredeceğiz? „Kızlar bilin bakalım bu kez nere mi yaptırdım anam? Diyen Seda Sayan ablamız ekranda. Bu soru cevapsız kalırmı? İzleyiciler arasında rüküş teyzelerden biri mikrofonu alıp, “seda Hanım hep arkanı gösterdiğine göre poponu kaldırtmışsın. Hayırlı olsun güle güle kullan“ diyerek olaya noktayı koyuyor. Kimin aklına geliyor Şehir Hastanesinde 3 aydır almayı umduğu randevu? İnsanımızın genel kültür seviyesinin farklı bir görünümüdür bu programlar. Eğitilmeyen, eğitim görmemiş bir toplumun varacağı noktadır burası. Kültürel yozlaşmanın nerelere geldiğini görmemizi sağlıyor. Sokaktaki insanın ekrana yansıması. Prof. Naci Görür Hoca`nın Boğazı yırtılırcasına bağırması da ne ola ki? İstanbul`da ya da ülkenin başka bir yerindeki deprem kimin umurunda? Nasıl olsa yıkıldığımızda insanlara en çabuk ulaşan, en fazla yardım eden, Afad`ı, çadır satan Kızılay`ı olan ülkeyiz, Naci Hoca boş yere konuşmuyor mu? Bizi yönetenlerin en çok övündüğü sosyal yardımlarına bakıp, biz nasıl bir ülkeyiz ki 16 milyon civarında insan sosyal yardım alıyor, bunu verenler verdikleri için övünüyor, alanlar ise, “Allah devletimize zeval vermesin “diyerek hallerinden memnun oluyor. Yeni bir sabaha uyanırız, canımız sıkıldı, ya da reklam girdi diye kanalı değiştirdik. Karşımızda ülkenin görüp göreceği, en büyük güvenlik uygulamaları uzmanı, siyaset analisti, dinden, sanattan, uluslararası ilişkiden anlayanh akan Ural. “Bize böyle âlim bir insan verdiğin için “Allah`a şükrederiz. Yaşımız gereği çok yalaka gördük okuduk. Kimine „Liboș“ denenlerin yanında Hakan Ural „bilgisi olmadan fikri olan“ biri olarak ekranlarımızda ülkemizi aydınlatmaya devam ediyor. Şarkıcı babası, bir gecelik ilişkiden peydahladığı oğlu ile ne zaman onur duyacak? Merakla bekliyoruz. Ülkede uyuşturucu kullanma yaşının 10 lu yaşlara kadar indiğini, muz konteynarları ile ton ton uyuşturucunun geldiği ülkemizde, sabah programlarına çıkan insanların birbirlerini en fazla suçladığı konunun „Bu bağımlı“ diyerek düne kadar birlikte olduğu insanı suçlaması, kendisini milletvekili danışmanıyım diye tanıtan birinin lüx aracında uyuşturucu kullanmasına olan duyarsızlıkların sebebi ne acaba? Esra Erol`un gündüz kuşağının en başarılı sunucusu olması, programının kalitesinden, küfürlü konuşmaları, çarpık ilişkileri iyi yönetiyor olmasından mıdır acaba? Yoksa kocasına “ Allah’ıma şükür. Bak gördün mü çocuk senden değil“ diyebilecek kadar yüzsüz bir kadını, babası yaşındaki komşusu ile olana yasak ilişkisini güzel sunduğu için midir ödül alması? Avrupa`nın en büyük Adliyesi diyerek övünülen, içinde adalet kalmayan adliyeler, gecenin bir yarısında iyi bir kahvaltı bile yapamayan çocukların aç, açık ve kalitesiz eğitimleri,4 yıllık lisans programı mezunlarının 3 harfli marketlerde asgari ücretle kasiyerlik yaptığı eğitim sistemimiz mi? Kimin umurunda? Eline tuvalet fırçası sapını alanın bir harita, ya da ekonomik verileri anlatması, Narin`in katil ve katillerinin hala bulunamadığı, Anayasa profesörün görmese de dün kara dediğine bu gün ak! diyerek, parti değiştirdiği bir ülkede iyi seyirler ülkem. Daha ne kadar yozlaşacaksın?
Mehmet yıldız Yazar birbey