Cennete yer bakmak, yer aramak gibi bir zorunluluğum olsaydı, işte burayı, bu 30 bin dönümlük araziyi, Osmanlı İmparatorluğu`nun son dönemlerinde 1865 yılında “Sultansuyu Çiftlikat-ı Hümayunu“ adıyla, dünya yaratıldığından bu yana sessiz sessiz akan Sultan Suyu Çayı`nın içinden geçerek hayat verdiği, Malatya ili, Akçadağ İlçesindeki Sultan Suyu Harası topraklarını seçerdim. Osmanlı buna benzer konularda, özellikle çok özenli davranıp doğru kararlar almıștır. Hayatın olmazsa olmazı su zaten var; o yılların imkânları göz önüne alınırsa, arazi yapısı bir yerden bir yere ulaşıma uygun; iklim ve toprak yapısı keza öyle. Sopayı dikseniz ağaç olur; öylesine bereketli.
Adı çiftlik ama öyle böyle değil! Dile kolay, 30 bin dönüm arazi. Dünyanın birçok ülkesinde bu kadar geniş araziye kurulmuş kasabalar var. Eski çağlarda en büyük şehirler için bile çok büyük, göz alabildiğince uzanan topraklar.
Sultansuyu Harası denilince, at için ayrı bir bașlık atmak gerekli. Sultansuyu Harası kurulurken, Türk ordusunun binek at, keçe, yapağı, buğday gibi ürün ihtiyaçlarını karşılamak hedeflenmişti. Bugünün insanına at sadece yarış koşan ve varlıklı insanların çiftliğinde bulundurduğu bir hayvan gibi gözükebilir. Ancak unutmamak gerekir ki, binlerce yıl at, gücü, dayanaklılığı, hızıyla insanı ve onun yükünü en uzak mesafelere taşıyan hayvanların başında geldi. Bu zarif canlı ordular için savaş meydanlarının tankı, yükleri taşıyan kamyon, tren vagonuydu. İnsanoğlu, at sayesinde oradan oraya dolanıp durdu; onun yoldaşı oldu. Osmanlı`nın son zamanlarında kurulan Sultansuyu Harası yıllar ilerledikçe fayda getiren bir yer olmaktan,kazanç getiren bir yer olmaktan uzaklașmıș,çareler aranmıș.20. yüzyılın bașlarında kısa süreliğine de olsa halka açılarak, verimliliğin artırılmasının yolları aranmıștır. Zamanla topçu alayı, kıșla gibi askeri birlikler kurulmuș. Genç Cumhuriyet 1928 yılında bu birlikleri kaldırıp “Doğu ve Orta Anadolu vilayetlerinin, at ıslahı ve aynı zamanda çöl karakterine sahip safkan Arap atı yetiştirerek, bu suretle memleket atlarının kan değişikliğini sağlamak, aynı zamanda ordunun ihtiyacı olan hafif süvari bineği atı yetiştirmek amacıyla” bu geniş arazide Sultansuyu Harasının kurulmasına karar vermiş.
Başlarda Sultansuyu’nda koyunculuk vardı. 12 bin baş koyunun, 25 bin tavuğun olduğu, süt sığırcılığı, damızlık işletmesinin ve elbette Arap atçılığı hizmetinin verildiği bir yerdi. Son yıllarda koyunculuk ve tavukçuluğun kaldırılması, atçılığa ağır verilmesi Arap atçılığında Sultansuyu’nu iyi bir noktaya getirdi.
Sultansuyu Harası`nın sadece Akçadağ yöresine değil Malatya’ya çok önemli bir katkısı daha olmuştur. 1960’lı yılların sonunda afyon ekimi yasaklanınca Malatya çiftçisi kayısıya yöneldi. Kayısı, bugün sanıldığı gibi, çok fazla dikilmiyordu. Elbette ağaçlar vardı ama ekonomide çok önemli yer teşkil etmezdi. Kayısıcılık yörede ilk Sultansuyu’nda başladı; çiftçiye öğretildi. Bunun yanı sıra arpa, buğday, damızlık hayvan alanında yöre çiftçisi desteklendi. Sultansuyu, tarımsal üretime, hayvancılığa öncülük etti. Hara içerisinde çalıșanlar için 1980 yılına kadar sobayla ısıtılan lojmanlar bulunmaktadır. Bu lojmanlarda yașayan, ișletmenin çalıșanları, hafta sonlarında topluca sinemaya, tiyatroya, pikniğe gitmek gibi toplu eylemlerde bulunurken, komșuluk değerlerini en üst düzeyde yașamıșlardır.
Sultansuyu ilk kuruluşunda Osmanlı ordusuna yün, yapağı, tahıl ve at ihtiyacı için kurulmuştu. Cumhuriyetin ilanı ve sonrası 1928’den itibaren aynı işlevi üstlendi. Ayrıca bölge çiftçisinin damızlık hayvan ve sertifikalı tohum ihtiyacını karşılama amaçlı faaliyette bulundu.
Sultansuyu’nun simgesi atlar yarış atı. Yılda iki kez koşu tayı olarak açık arttırmayla satışları yapılır. Sultansuyu’nun elit tayları Bursa Karacabey ve İstanbul Veliefendi’de satışa sunulup işletmeye ciddi gelir sağlıyorlar. Malatya`da sağlıklı yaşam merkezi denilince Sultansuyu ilk sırayı alır. Doğası ve yaşam alanları günümüzden çok özlem duyduğumuz yerlerdir. Yeşili, suları ve doğasıyla ömrümüze ömür katan, günümüze anlam katan huzurdur, mutluluktur, sağlıktır.
Geniş bir araziye yayılan Sultansuyu birçok vahşi hayvanı da barındırıyor. Tilki, tavşan, kurt, bu tür yaban hayvanları vardı. Koyunculuk ve tavukçuluk işletmesinin olduğu yıllar kurdun ve tilkinin de bol göründüğü yıllardı. Eskiden hiç domuz görülmezdi. Son yıllarda Malatya`nın birçok yerinde olduğu gibi Sultansuyu’nda da bir domuz varlığı ortaya çıktı. TİGEM`e bağlı Sultansuyu Harası`n da yașayanların bir çoğu her yıl en az bir küçük baș hayvan alarak, çocuklarına ev dıșında yașayan hayvanları tanımalarını,sevmelerini öğrettikleri gibi, kasım ayı geldiğinde de bir sonraki yaz aylarına kadar tüketecekleri kavurmalarını da hazırlamıș olurlar. Kiminin ise karakovan arıları vardır. Malatya merkezine 27 km yakınlıkta olsa bile, içine girdiğiniz andan itibaren sizi bașka bir dünya karșılar. Bașta yarıșlarda büyük bașarılar göstern Arap Taylarının uzun uzun koșabilecekleri göz alabildiğince geniș alanlar da kendinizi kentin gürültüsünden, ıșığa hasret kaldığınız yüksek beton yapılarından uzaklașarak nefes aldığınızı yeniden keșfedeceğiniz, cennetten bir yerde bulacaksınız. 27 bin dekar arazide bitki ve meyva tarımı yapılırken, Osmanlı`dan Cumhuriyet`e özgürlüğü, harada yetișen asil atlar gibi tüm ruhunuzda hissedersiniz.
Haranın merkezi, Aziziyye ve Hamidiyye Kıșlalarının olduğu yerdir. Hamidiyye Kıșlası Cumhuriyet döneminde Aygır deposu olarakta anılmıștır. İlki 2020 depremi olmak üzere, ard arda gelen depremlerin etkilediği yapılar arasında, Sultan suyu Harası`n da bulunan yapılarda etkilenmiștir. Görevliler bu eski yapıları, güçlendirmek yoluna gitmeyip, yıkmayı uygun görmüș olmaları benim gibi geldiği toprakları seven ve yașadığı topraklar ile köprü olmaya çalıșan birini de hayli üzmüștür. Sultansuyu Harası`nın Malatya ya kazandırdıkları bir yana, kurulduğu yeri ve çevresine kattığı estetik güzellik bitmeden sonraki nesillere ulașmasını temenni ediyorum. Son 50 yıllık betonlașma hayranlığımıza feda edilmeden, yeșiline yeșil katan, suyunun azalmadığı, içinde koșan atlar gibi özgür günler dileğiyle.
Mehmet YILDIZ Instagram yazar_birbey