Acılarımız,Sevinçlerimiz,Sevdalarımız.Türkülerimiz.Ah bu türküler deriz.Ne anlatmadık ki,hasretini çektiğimiz,yavuklumuza duyduklarımız,köyümüz,șehrimiz,toprağımız, ayrılıklarımız,kavuşmalarımız….Așık Veysel,Mahsuni,Murat Çobanoğlu,Reyhani, Karacoğlan,Ali Ekber Çiçek,Neșet Ertaș,Muhlis Akarsu,sayfalara sığmayacak kadar ,Așık ve Türkü`nün coğrafyasının Adına Anadolu diyoruz.Ama elinde saz ile gezenlerin hor görüldüğü,“Köylülük“ sayıldığı zamanları da gördü bu coğrafya.
Türküler toplumsal yapıyı çözümleyebilmek adına önemli sözlü kültür verilerindendir; halkın ortak duygu, düşünce dünyasının ve yaşam şeklinin kültürel motiflerle kendi bağlamında söz ile dokunarak, ezgisel bir yapı içinde seslendirilmesiyle oluşan bir bütündür. Bir yandan kültürün devamlılığını sağlarken, diğer yandan sosyo-tarihsel, sosyo-kültürel ve coğrafik yapısını ortaya koyar. Kültürlerin somut olmayan alanına giren ve halk müziği ürünlerinden olan türküler, toplumların tarihsel sürecinde geçmişten bugüne yaşanmışlıklarının ezgisel bir ifadesi olmuştur. Anadolu yüzyıllardır biriktirdiği türküleriyle oldukça zengindir. Malatya’nın ilçelerinden biri olan Arguvan, adını türküleriyle özdeşleştirmiş; bu yörede üretilen türküler, Türk halk müziği literatürüne “Arguvan Türküleri” olarak girmiştir. Yöre türkülerinin ünü sınırlarının dışına çıkmış, dolayısıyla Anadolu coğrafyasında Arguvan türküleri adıyla anılır hale gelmiştir. İnançsal ve dünyevi alanlarda yayılım gösteren Arguvan türküleri gerek işlediği temaların zenginliği gerekse söyleyişteki dil yapısıyla kültürel bir farklılık arz etmektedir.13 Mart 2013 tarihinde SOKÜM(somut olmayan kültürel miras) Ulusal Envanteri’ne 01.0021 sayı numarası ile kayıtlanan Arguvan Türküleri, kültürel miras unsuru olarak belgelenmiştir. Türkiye 19 Ocak 2006 tarih ve 5488 sayılı SOKÜM’ün Korunması Sözleşmesi’nin Uygun Bulunduğuna Dair Kanun’la bu sürece dâhil olmuş; 27 Mart 2006 tarihinde ise resmen taraf olmuştur. SOKÜM Ulusal Envanteri, Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi gereğince Türkiye’nin düzenlediği iki çeşit ulusal envanterden biridir. Türkiye’nin 2019 yılı sonu itibariyle on sekizi UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Temsili Listesi’nde 112’si de SOKÜM Ulusal Envanteri’nde olmak üzere toplam 130 kültürel miras unsuru bulunmaktadır.Bunlardan biri de 0021 kayıt numarasıyla Arguvan Türküleri’dir. Arguvan Türküleri, özgün kültürel özellikleri dolayısıyla 2013 yılında SOKÜM Ulusal Envanteri’ne alınmıştır. Arguvan türkülerinde en fazla “Hak” motifi işlenmiştir. Onu sırasıyla Hz. Ali, Allah, Pir, Şah, Hz. Muhammed, Erenler, Hu, Yemin, Mümin ad ve adlandırmaları takip etmektedir. Bu tabloda işlenen dini ögeler, yöredeki Alevi-Bektaşilerinin inançsal müziği içerisindeki Semah, Deyiş, Tevhid, Duvaz-ı İmam, Mersiye gibi türlerinde ağırlıklı olarak yer almaktadır. Diğer yandan Arguvan, çok fazla göç veren bir ilçe olması nedeniyle türkülerinde işlediği gurbetin, ayrılığın yegâne motifi de dağdır. Yine Arguvan türkülerinde Fırat nehrinin adının da geçtiğini görüyoruz ki, “Suda boğulan Abdulkadir”in ardından yakılan türkü ve varyantlarında “Fırat” motifi çokça işlenmiştir Malatya`ya ait değerleri incelerken, içinde olupta farketmediğimiz, göremediğimiz, ya da sahibini bilmeden, severek dinlediğimiz Türkülerin sahiplerinden iki tanesini anmak isterken, bu büyük ozanları neden bu kadar geç öğrendiğim içinde kendime kızdım. Bunlardan biri olan merhum ozan Așık Bektaș Kaymaz diğeri ise, asıl ismi İbrahim Memo Temiz olan, ama bizim tanıdığımız ismiyle Seyit Meftuni`dir. Bu iki büyük ozan yașadıkları coğrafyanın çok ötelerine sanatları ile ulașmalarına rağmen, ne „Malatyalı Ünlüler“ ne de Malatya`yı anlatan kitap, dergi, anma programı gibi etkinliklerde adlarına sıkça rastlanmamıștır. Eymir`de 1919 doğan Âşık Bektaş Kaymaz (Bazı kaynaklara göre doğumu 1913) yöre halkının acılarını, özlemlerini, sevdasını çok iyi dile getiren Aşıklarımızdan biridir.
Çağıla yaslandım sigaram içem,
Yağlı kurşun geldi nereye kaçam
Kanadım yoktur ki havaya uçam
Babam Bayramınız mübarek olsun
Kirve bayramınız mübarek olsun
Gibi çok tanınan bu türkünün bile, çoğumuz Malatya`ya ait olduğunu bilmediğimiz gibi, bilenlerin ise, Așık Bektaș Kaymaz`a ait olduğunu bildiğini sanmıyorum.Ya da bu değerlerimizi yeterince sahiplenemiyoruz. Bu Türkü her ne kadar kırık havada okunuyor olsa da,aslında bir ağıttır.Yurt dıșındaki üniversitelerin özellikle de müzik araștırmaları yapan bölümlerinde haklarında bilgileri anlatılıp, tezler hazırlanmasına rağmen, kendi aramızda bir anmayı onlara çok görmüşüz.
Ben yolcuyum helallaşak sabahtan
Bu ayrılık devam eder bir zaman
Bir buse alayım o gül yanaktan
Bu ayrılık devam eder bir zaman
diyerek, hem ömrün kısalığını, hem gurbeti, ayrılığı bu kadar az kelime ile sanatını anlatma yeteneğini göstermiș büyük bir ozanımızdır. Bir diğeri ise Seyit Meftuni`dir. O da aynı yörede, Arguvan Kuyudere Köyünde 1920 yılında doğmuştur.
Dost cemalin benzer güneşe aya
Bakamam yüzüne yandırır beni
Aşığı kül eyler sendeki ziya
Gonca güller gibi soldurur beni
Beni beni beni,sevdalım beni
Böyle dizeleri yazan bir așk adamıdır Seyit Meftuni. Temsil ettiği ağırlıklı yönü maneviyatıdır.Oğlu Muharrem Temiz`in bir yazısında dediği gibi “Dünya Kültürlerinin Bașkenti Malatya`dır. “Selçuklu Döneminde “Yüksek saadet yeri“ anlamına gelen Dar`ul Rif`at denilmesi boșuna değildir. Arguvan`da yöre halkının arasında konușulduğu üzere, “Arguvan`ın eșeği bile farklı anırır“ denmesi çok șeyi özetlemiyor mu? Deprem dönemine kadar, Arguvan da düzenlenen „Türkü Festivali“ bu değerleri tanıtma, çok insana ulaștırma, genç kușaklara aktarılması anlamında çok önemlidir. Anlayamadığım diğer konu ise, „Malatya Kayısı festivali“ ile „Arguvan Türkü Festivali“ tarihlerinin birbirlerine yakın olması. Bunun böyle olușu her iki festivalede katkıdan çok zarar veriyor. Yeniden kurulan Malatya`da, önce, acılarımızı dindireceğiz, yapılarımızı tüm kurallara uygun olarak inșa edip, yeniden mutlu, güzel günleri görmek, festivallerimizde doyasıya eğlenmeyi Arguvan`ı, Malatya`yı, ülkemizi mutlu, güler yüzlü insanların yașadığı bir ülke olarak görmek ve her günü Türkü tadında yașamak dileğiyle…..
Mehmet YILDIZ