Gül Kaçar eski
Tarih: 22.04.2020 14:14
Telgraf Çekin Beyler.. !
Bu Ramazan başka bir Ramazan... Her yönüyle imtihan edildiğimiz günler... Hüzünlü bir ilkbahar yaşıyoruz Ya Rabbi!
Toprağı yara yara çıkan tohumlar gibi, kuru dallarda yeşeren yapraklar gibi bekliyoruz Ramazan'ın rahmetini... Evet, o rahmet ki “Bu sene de yük oluyorum size “diyen kalbi güzel büyüklerimize.
O rahmet ki , 9 yaşındaki Yusuf’un “ Abi 3 gündür açım, bir ekmek yok mu” diyen o masum yüreğine O rahmet ki, valinin kapısına annesinin tekerlekli sandalyede götürdüğü, vali kabul etmediği için asansör de bekleyen ve vali uzaktan geçerken “Sayın valim, ben Suriyeli değilim, sadece MS hastasıyım. Bir ilacımı devlet karşılamıyor, benim de alacak gücüm yok ,sizden para istemiyorum , ayakta kalmak için ilacımı istiyorum” diyen 30 yasında 3 çocuk annesi Hilal’e .
O rahmet ki Ramazan’da çocuklarını hiç dışarı bırakmayan “Mehmet’im sucuk sever ,Ayşe’m sıcak pide sever diyen Ümran anneye O rahmet.
Şimdi muhasebe edelim kendimizi : Sahi var mı o kadar israfa, gözümüzün doymadığı israflara... Peygamber’im bir hurmayla oruç tutarken, ya bizler…!
İllaki göstermeliyiz değil mi ? Hilal’e , Ayşe’ye , Yusuf’a, Mehmet’e ne kadar doyumsuz olduğumuzu göstermeliyiz değil mi..!! Yüce Peygamber (A.slm) “ komşusu aç yatan bizden değildir” diyor. Bunu hayata hiç geçirdik mi mesela... Oysa o kapılar arkasında ne onurlu aç insanlar var ..
Daha ne olsun ki ! Virüs de gelir kıyamet de kopar başımıza. Kur’an’ı Kerimi öksüz sandılar, yetim hakkına yüklenir gibi herkes bir tarafından çekti. Her kelimesinden binlerce kelime ürettiler, yetmedi, daha iyi kelime üreteni aradılar. O da yetmedi, tasdiki belirsiz sünnetlerle yollarına devam ettiler. Kitaplar defterler yazdılar, sattılar ; işi ticarete döndürdüler. İlim kapısı dediler,bilimi kapıdan içeri koymadılar mesela..
Ve Kur’an’ı Kerim kendisine yapılan bu zulmü kabul etmedi, gün be gün bizden hesabını soruyor! İnsan; bir hasta için hekim, dertli olan için nasihat veren, susayana bir bardak su, aç olana bir lokma ekmek götüren, karanlık bir odaya ışık, bir yangına su olabilmeli.
İnsan; yaratılışında saklı olan mucizenin değerlerini, var oluşunun sebebiyle sorumluluk yüklendiğinin bilincinde olarak; “onun bunun değil”; sadece ve sadece; evrendeki sonsuzluğu yaratan Allah'a kul olmalı. Habib’im ,gel bak ki yine babalar analar ağlıyor… Soğuk rüzgârlar esiyor yurdumda. Bir matem kokusu var havada. Gel bak ki sen bize, ölene ağlamaz, doğana gülmez olduk.
Bir yalnızlık var Anadolu’da… Telgraf çekin beyler !! Hz.Muhammed 'in ümmetini savaş alanında değil dünya sahnesinde Yusuf’u aç bırakan , Hilal’i bir ilaç için yatağa bağlı bırakan, Ümran’ı çocuklarının nefsi kalmasın diye sokağa çıkarmayan ve onlara bunu hak gören bizleri affetmesin bu Ramazan da.... Bu ramazanda da etrafınıza göz atmayı ihmal etmeyin. Kimliği yoksulluk olanlara başka kimlik sormayın. Ne dinini, ne dilini , ne de nereli olduğunu. Hepimiz her an onlardan birisi olabiliriz unutmayın. Zira yükselmek ne kadar zor ise, düşmek sokağa o kadar kolaydır. Merhametiniz sermayeniz olsun.
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —