İlimiz Malatya 6 Şubat depreminde, büyük bir felaketin sonunda adeta yerle bir oldu.
Nasa yetkililerin verilerine göre, 6 Şubat depreminde en büyük hasarın Malatya OLDUĞUNU söylemektedir.
Evet.
Meydana gelen deprem felaketinde, canlarımız gitti, evlerimiz gitti.
Şehrimiz adeta hayalet bir şehir görünümü haline büründü.
Bu büyük felaketin yaralarını sarmak, sarmalamak Tabiki devletimizin ana görevidir.
Böyle durumlarda, devletimizin iki kurumu vardır. Biri KIZILAY, diğeri AFAD.
Yaralarımızı sarmak gerekli yardımları yapmak için devletimiz bu kurumları görevlendirmiştir.
Devletimizi yöneten iktidar, bu iki kuruma gerekli destekleri imkanları verir, ve takipi olur.
Bu iki kurum, halkın yaralarını sarmak için. Cansiparhane çalışmaya başlar.
Kızılayın görevi deprem anında halka hertürlü hizmeti sunar, ama Kızılayın görevi, ve görev sınırları bellidir.
Böyle büyük felaketlerde esas sorumluluk AFAD'dadır. Depremzedelerin barınma, beslenme gibi sorunlarını Afad yerine getirir. Devletimiz bu kuruma hertürlü destegi verir ve takipcisi olur.
İlimiz Malatya'da Afad tarafından önce barınma çadırları, sonrada konteyner kentler kurarak halkın yaralarını SARIP sarmalar.
AFAD.
Depremden dolayı insanların bir nebzede olsa sorunlarını çözmek için kurulan konteyner kentlerde halkın hertürlü ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır. Zira Devletimiz hertürlü desteği vermektedir bu kuruma.
Gelelim Malatya'daki AFAD'a.
Malatya'da bir AFAD varki evlere şenlik, buradaki görevliler adeta Ali kıran, başkesen gibi olmuşlar.
İnsanlar, canlarını toprağa vermiş, evleri yerle bir olmuş, devletimizin kutumu olan Afad . Sanki bu insanlar keyfinden çadırlara, konteynerlere gitmişler ki. Afad yetkilileri gereken ilgiyi güler yüzü göremez hep boynu bükük dolaşmaktalar.
Malatya'da Afad halkın dertlerini, yaralarını sarması gerekirken Malesef, çok farklı farklı uygulamalar uygular olmuşlar.
Şöyleki:
Bir konteyner kentte yaptıklarını, başka bir konteyner kentte yapmıyorlar.
Mesela:
Teknokentte, Maletin arka tarafında kurulan konteynerlerde diğer bölgelerde kurulan konteynerin iç düzenlemesi ile Samanköyde kurulan konteynerin iç düzenlemesi aynı degil. Yetkililere niye böyle diye sordugumuzda. Bundan sonra böyle diye cevap veriyorlar. Yani. Samanköyde konteynerlerde kalan kalmak zorunda olan insanlar sanki depremzede değillermiş gibi. Farklı farklı uygulamalar.
Konteyner kentler kurulurken. Konteynerin içinde. TV verilir, 2 adet kanepe, elbise dolabı gibi eşyalar konuyordu. Samanköyde konteyner kentte buna benzer eşyalar verilmemeke sordugumuzda kaldırıldı artık veremiyoruz denmektedir.
Diğer önemli bir mesele:
Bu konteynerler, evi yıkılan, evi yıkılıp kiracı olan yani kalacak yeri yurdu olmayanlara verilmesi gerekirken, çok farklı farklı laflar söylenmekte .Evim yıkıldı ağır hasarlı diyerek konteyner geçip, evini kiraya verenlermi dersiniz, konteynere geçip içini depo yapıp köyünemi giden dersiniz daha neler neler. Anlamadığım bir durum şu ki. Buralar hiç denetlenmiyormu. Buralarda köklü bir araştırma inceleme neden yapılmaz anlamış degilim.
Bir tarafta vatandaş hala konteyner beklerken, diger tarafta haksız yere oturanları tesbit etmek bu kadar zormu.
Hele hele bir diğer durum varki akıllara durgunluk.
Nedir Derseniz.
Demremden dolayı. Devletimizin yapmış OLDUĞU 10 bin TL ile 15 bin taşınma paralarını farklı farklı kişilere ödenmesi adeta başlı başına bir sorun.
Bu konu ile ilgili yazımı haftaya kaleme alacağım bekleyin.
Saygılarımla.